Çalıkuşu/Reşat Nuri Güntekin Üzerine
Sonbahar geldi çattı işte. Tüm solgunluğuyla, karanlığıyla karşımda taş gibi soğuk duruyor. Hiç bir şarkıyı sonuna kadar dinleyemiyor, seslere tahammül edemiyorum. İnsanlardan gözlerimi kaçırıyor, kuytulara çekiliyorum. Her sonbaharda biraz daha, biraz daha eksiliyorum.
Reşat Nuri Güntekin'in Acımak ve Yaprak Dökümü'nü daha kısa bir zaman önce burada yazmıştım. Şimdi yorumlamak sırası Çalıkuşu'na geldi. Neden bilmem, Çalıkuşu aklımda çok daha farklı kalmış. Daha romantik, daha pembe. Oysa Çalıkuşu, Feride'nin çilesini anlatırmış.
Reşat Nuri Güntekin'in en bilinen eseri sanıyorum Çalıkuşu'dur. Zavallı Feride, henüz çok küçükken annesini kaybeder. Asker olan babası ile şehir şehir gezerler. En sonunda, büyümekte olan kızını bir tabur askerle birlikte dolaştıramayacağına kanaat getiren babası, babaannesinin de ölümünden sonra kızını İstanbul'da bir Fransız yatılı okuluna yazdırır. Yaz tatillerinde Besime teyzesinin köşküne gelen Feride, kuzeni Kamran'dan çocukça bir sinirle nefret eder. Zamanla bu nefret içinde aşka dönüşür. Nişanlandıktan sonra Avrupa'ya giden Kamran, bir süre sonra geri döner. Evlenecekleri gün, Feride Kamran'ın onu aldattığını öğrenir. Sevgilisine yazdığı aşk mektubunda, Kamran ondan ''sarı çiçeğim'' diye bahseder. Buna dayanamayan Feride, hemen o an Kamran'ı terk eder. Yollara düşer, izini kaybettirir. Anadolu'da eğitime hasret çocuklar için çıktığı bu yol oldukça zorludur. Daha ilk günlerden anlar ki, eğer tanıdığın yoksa öğretmenliğe başlayabilmek mümkün değildir.
Yıllar boyunca anadolunun köylerini dolaşır durur. İstanbul'da yetişmiş haşarı bir kız çocuğuyken, bu insanların bazı davranışlarına, sözlerine anlam bulamaz. Gittiği her yerde güzelliği başına bela olur. Kız çocuklarının okula gönderilmediğine, küçük yaşta evlendirildiklerine şahit olur. Kadının görevi evde oturmak ve kocasına hizmet etmektir. Haksızlıklara uğrar, acılar içinde kıvranır.
Kamran'dan nefret ettiğine kendini inandırmaya çalışır. Günlük tutar, acısını ona akıtır. Ancak, yıllar geçmesine rağmen içindeki aşk ateşi sönmez, kendi de o acıyla tutuşur için için yanar, kavrulur.
Peki Feride bunca acıyı çekerken Kamran ne yapmaktadır? Evlenmiş bir de çocuk peydah etmiştir yılan Kamran. Karısı ölünce de zavallı dul rollerine girer.
Yıllar sonra Feride ile karşılaştıklarında, o da hala Feride'yi sevdiğini itiraf eder. Vay arkadaş, acılar içinde kavrulan Feride olsun, Kamran bey malum yerleriyle fındık kırsın! Sonra? Sonra efendim müthiş bir savunma yapar Kamran efendi.
İnsan hep aynı çiçeği koklayınca, bazen onun kokusunu almazmış. Arada sarı çiçekler de koklarmış. Ama sonra anlarmış ki o çiçeğin kokusu asıl o zaman daha güzel olurmuş. Falan filan! Yani Kamran efendi diyor ki evet aldattım, ama sor bir neden aldattım?
Sinüzit olmuştum Feride'ciğim. Azıcık başka çiçekleri koklamak istedim. Sonra seni yine koklarım. Sen zaten bahçemin çiçeğisin. Biraz başka çiçekleri koklayayım, seni zaten koklayacağım. Esas çiçeeem sensin gülüm!
Kamran gibi odun birini nasıl sevdin be Feride?
Gece Saçlı Kız
Yorumlar
Yorum Gönder