Bütün anakaralardan uzak, geceleri baygın yasemin kokularına bürünerek, kış yaz aynı ılıman iklimle sarıp sarmalanarak, ağaçların arasında yitip gitmiş kırk eviyle kendine yeterek yürüp giden başlı başına bir dünyaydı burası. Merhaba dostlar merhaba! Gezmeye çıkarılmış bir balık misali, döndüm yine kendi sularıma... Yıllar sonra bu ülkeyi memleket olarak görebilmeme şaşıyor olmakla birlikte, anladım ki memleket bir tane olmuyormuş. Memleket kalbimdeki yara, memleket karnımı doyuran bu ülke, memleket anam, memleket kardeşlerim, memleket doslarımmış. Ve bir avuç mezar toprağımış memleket, başında koca bir çınarla babamın yattığı yerde... Aslında, bu bloğun okuyucuları hakkında hiç bir bilgim yok. Genel olarak incelediğimde, en az okunan da kitap incelemeleri oluyor. Ama ben inatla yazmaya devam ediyorum. Neden? Çünkü rüzgar oradan esiyor, keçiler beeee diye bağırıyor. En az benim kadar çekingen okuyuculara sahip burası. Bir kaç yüz insan, sessiz sakince bu satırları okuyor ve say