Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ruh Kırıcı/ Sebastian Fitzek

Resim
Evet, takıntılı bir biçimde Fitzek kitaplarını okuyorum bu aralar. Dilimize çevrilmiş kitapları arasında okumadığım Kıymık, Terapi, Yolcu 23 ve Göz Koleksiyoncusu kaldı. Henüz elime ulaşmayan (ancak bu yazıyı yayınladığım zaman elime ulaşmış olacağını düşündüğüm) yeni kitap siparişlerim arasında Göz Koleksiyoncusu var. Hayatımın bu döneminde, kafamı dağıtmaya, başka dünyalara gitmeye o kadar çok ihtiyacım var ki. Ve Fitzek, bana o dünyaların kapılarını ardına kadar açıyor. Her şeyi unutup, yarattığı dünyanın içine giriveriyorum. Üzerimde görünmezlik pelerinim, olanı biteni izliyor, yorumluyor, heyecanlanıyorum. Ruh Kırıcı'ya gece başlayıp, ertesi gün öğleninde bitirdim. (İşte burada kızmakta haklı dostlarım! Ne yapayım, suç Fitzek'te bende değil ki!) Üç genç kadın arkalarında hiçbir iz bırakmadan kaçırıldı. ''Ruh Kırıcı'' adıyla anılan psikopatın elinde geçirdikleri bir hafta üçünün de ruhunu öldürmeye yetti. Efendim, oldukça lüks bir psikiyatri kliniğ...

Sekizinci Gece/Sebastian Fitzek Üzerine

Resim
Zaman, bir kedi yumuşaklığında geçiyor. Zaman bir kedi vahşiliğinde. Zaman bir tırmık keskinliğinde.  İki kedi ile aynı evi paylaşmak çok güzel bir duygu. Yaşanan tüm acılara rağmen, o kadar iyi geliyorlar ki bana. Canları sevgi istemediğinde bile, durduk yere elime tırmık yediğimde bile. İyi ki varlar. Yine aynı şeylerin yaşanacağını bilsem, yine onları tercih ederdim.  Okumak ve yazmak bana iyi geliyor. Kısa bir zamanlığına da olsa, başka dünyalara gidebiliyorum. Şu zamanlarda, sanıyorum en çok ihtiyacım olan şey bu. Başka dünyalara gidebilme duygusu. ''8 Ağustos, saat 20.08  Tek bir isim seçildi. Düşmanlarının sayısı ise 80 milyon.'' Sekizinci Gece, Fitzek'ten okuduğum ikinci kitap. Almanya'da bir günlüğüne tüm kurallar kalkıyor. Kura ile belirlenen iki kişi ava dönüşecek. Zaman dolduğunda, sekizlikleri öldüren kişiye verilecek bir para ödülü de var. Fitzek, ön sözünde de dediği gibi Arınma Gecesi filminden ilhamla bu kitabı yazmış. Kitap, oldu...

Uyurgezer/Sebastian Fitzek

Resim
Gözlerimde kanlı yaşlar, hasretin bağrımda kışlar, çaresizlik yolu bağlar. Yokluğundan öldü gönlüm. Aramızda karlı dağlar... Şu sıralar fena halde yorgun, fena halde hastayım. Yalnızca pencereyi açmak bile hasta ediyor insanı sanki. Haftalardır süren bir hastalık maratonunda yüz metre koşuyorum hem de engelli. Önümde sıra sıra sorumluluklar, ardımda aç kalmış zombi sürüleri... Ben koşmayı da beceremem. Bacaklarım kısadır çünkü. Hemen kaburgalarımın altına kramp girer. Sonra beden derslerinden de nefret ederim. Neden bilmem, bu aralar rüyalarımda hep liseye yeniden döndüğümü görüyorum. Bunlar rüya değil, kabus! Fitzek'in Uyur gezer kitabının konusunu okuduğum an, işte benim okumam gereken kitap bu diye düşündüm. Ben çocukluğumdan beri uyur gezerim. Zaman zaman halen geceleri uyanır kendimi evin başka bir köşesinde ayakta beklerken bulurum. Bazı gecelerse kendi kendime konuşurken uyanır ve duvarla konuştuğumu fark ederim.  ''Taşınanların bir süre sonra delirdiği ve...