Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Acımak/Reşat Nuri Güntekin Üzerine

Resim
 Sonra onda bir nevi hastalık, hiç durmayan, onu daima için için yakan bir humma var. Doğruluk, fedakarlık, manevi temizlik hastalığı... Haksızlığın, yalanın, riyanın hasılı, bütün ahlaksızlıkların ve zaafların müthiş düşmanıdır. Acımak kitabını okuyalı bir kaç hafta oluyor. Reşat Nuri'den  Yaprak Dökümü 'nü okuyup bitirdikten sonra, aynı yazarın elimdeki diğer kitaplarını da tekrar okumak istemiştim. En son ortaokul yıllarındayken okuduğum kitaplara tekrar dokunmak, tuhaf bir duygu tabii. Aslında ne onlar o zaman okuduğum kitaplar, ne de ben o küçük kız çocuğuyum. Onlar da benimle bir gurbet yolculuğuna çıktılar. Ana dilimden farklı bir dilde, sevdiklerimden uzakta yaşarken onlar bana yoldaş oldular. Dünyanın bu köşesinde, benimle birlikte gurbetliği yaşadılar. Tabii ilk geldiğim yıllarda, şaşkınlıktan mıdır yoksa yeni bir yere alışma telaşından mıdır bilinmez yanımda yalnızca tek bir kitap vardı. Yurt dışına taşınan insanların çoğu ev eşyalarına kadar getiriyor artık. Ancak b

Eylül'ün Acı Tadına Şiir

 Bir dal sardunyaydı ateş kırmızısı Bir fuşya akşam sefası Kemiklerim kırılsa, böyle acımazdı Sen gittiğinden beri içimde bir dalga yükselip  yükselip yükselip kıyıya vuruyor beni. Titrek, kırılgan, korkmuş. Kim tutacak elimden ? Kim üfleyecek kanayan dizime ? Sen, o kocaman kalbine dünyayı sığdırırken gittiğinden beri öksüz kaldık kedilerin ve ben. Bak, sardunyalarım boyumu geçti, Akşam sefaları açtı. Ortancalar çiçeklendi. Neredesin anne? Gece Saçlı Kız 

Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi/ F. Scott Fitzgerald Üzerine

Resim
 Kalın ve yumuşak beyaz bir battaniyeye sarılıp beşiklerden birine sıkış tıkış konulmuş, yetmiş yaşlarında görünen yaşlı bir adam, seyrek saçları neredeyse bembeyazdı, çenesinden duman rengi uzun bir sakal sarkıyor, pencereden gelen meltemin etkisiyle gülünç bir şekilde ileri geri dalgalanıyordu.  Uzun uzun susuyorum bu aralar. Evi siliyorum, yemek yapıyorum. Çimenleri biçiyor, çiçeklere su veriyorum. Güneşli günlerde elbise giyiyor, serin havalarda sırtıma bir şal alıyorum. Kimseye söz etmiyorum o çatlaklardan. İçimden sızan duygulardan. Özlediğim bu değil miydi işte? Yaşıyorum. Fitzgerald, zaman çarkını çevirmiş ama kum saatinin akmasını engellememiş. Yalnızca, doğduğumuzda yaşlı olup, zamanla gençleşmeyi hayal etmiş. Yetmiş yaşında doğan Benjamin, zamanla gençleşmeye başlar. Doğduğu yaşın zihinsel etkilerinden yavaş yavaş kurtulur. Zaman, onu da kemirmeye devam eder. Ancak bilinenin aksine, gittikçe gençleşerek gerçekleşir bu hayat/yok oluş serüveni.  Ben, insan yavrularının neden b