Yakıcı Sır/Stefan Zweig Üzerine


Bu yılın son günlerinde, Stefan Zweig üzerine yazmak istedim. Fark ettim ki elimde fazlaca Zweig kitapları birikmiş. Üç kitabı arka arkaya bitirdim ve Yakıcı Sır ile Zweig serimize başlamak istedim. Daha önceki Stefan Zweig konulu yazılarıma ulaşmak isterseniz: Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatBilinmeyen Bir Kadının MektubuBir Çöküşün Öyküsü.

Yıl sonunda bu kadar fazla Zweig okuduysam, yeni Zweig kitaplarını hak ettim demektir! Listeme, bir sürü Zweig kitabı ekledim bile! 

Bir sürü yayın evi Zweig kitapları basıyor son dönemde. Ben çevirilerinden memnun olduğum için Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'nın bastığı kitapları tercih ediyorum. Yayın evleri konusunda biraz tutucuyum, kabul!

Efendiim, kitabımız Avusturya Alplerinde geçiyor. Tatil için gittiği gönül maceraları arayan baron, fazlaca uğraşmadan aradığını bulur. Aslında öyle çok yakışıklı filan olmasa da kendine göre bir karizması vardır. Flört etmek istediği kadına yakınlaşmak için, kadının on iki yaşındaki oğlu ile arkadaş olmaya çalışır. Bu sonu düşünülmeden yapılan arkadaşlık oyunu, başına olmadık işler açacaktır. 

Hiçbir şey zekayı tutkulu bir kuşku kadar bileyemez. Hiçbir şey  olgunlaşmamış bir zihnin bütün olanaklarını karanlıkta kaybolan bir iz kadar harekete geçiremez. Bazen çocukları bizim gerçek addettiğimiz dünyadan ayıran sadece incecik bir perdedir ve rastlantısal bir rüzgarla açılıverir.

Yaşı ilerlemekte, evli bir kadın böyle küçük bir flörtün onu heyecanlandırmasına izin vermek ile vermemek arasında çok düşünür. En sonunda kocasının haberinin olmayacağına inandığı bu kaçamağa evet der. Pişmanlık, korku, şehvet, heyecan hepsini kadının düşüncelerinde görüyoruz. Annelik ile şehvet arasında kalmış bir kadının bu hallerinden hiç hoşlanmadım. Hayır, kadınların anne olduktan sonra kutsallaştığını bu yüzden cinsellik yaşamamaları gerektiğini düşünmüyorum. Tam tersine anne olmanın kutsal bir yanını göremiyorum. Kadın kadındır. Beni bu hikayede en çok geren şey kocasını aldatan kadının bu hırsını çocuğundan çıkartması oldu. E, yapmasaydın o zaman çocuğu! Madem yaptın, gönül eğlencelerine ayak bağı olduğunda, gık çıkartmayacaksın.

Çocuğa da ayrıca üzüldüm zaten. Henüz ergenliğe girmediğinden bir şeyleri tam kavrayamıyor. Büyüklerin dünyasında, en iyi arkadaşını annesine kaptırmanın verdiği hırçınlık içinde oraya buraya saldırıyor. Annesi ve aşığı baron ise, çocuğun bir şeyler sezdiği için hırçınlaştığını düşünüp, paniğe kapılıyorlar. 
Büyüklerin dünyasında çocuklar her ne kadar saf ve kandırılmaya müsait görünseler de, işin o kadar kolay olmadığını gösteriyor Zweig bizlere.


Gece Saçlı Kız

Yorumlar