Bir Kış Gecesi/Suat Derviş Üzerine



Zaman geçiyor. Zaman değişiyor. Hayat, karşımıza hep farklı şeyler çıkartıyor. Hep aynı karanlıkta kalacak sandığımız gölgelikler aydınlanıyor. Güneş ışıkları karanlığın bağrını delip geçiyor. Çiçekler filizleniyor kuytularda, suyu çekilen kuyular yine suyla doluyor. İnanır mısınız, hayatta bazen güzel şeyler de oluyor.

Suat Derviş'in kaleminden hikayelerin bulunduğu Bir Kış Gecesi kitabı aslında iki aya yakındır baş ucumda duruyordu. Araya giren farklı kitaplar filan derken, okuyamamıştım bir türlü. Geçen hafta ''artık bu kitabı bitirmem lazım'' diye elime aldım ve sonunu getirdim.

İçerisindeki hikayelerden benim en çok hoşuma giden, bugün yazmak istediğim(kitaba da ismini veren) Bir Kış Gecesi oldu. Aslında, Deli isimli hikaye de oldukça ilginç ve de ilgi çekiciydi. 


Soğuk ve karlı bir eski İstanbul gecesine ışınlanıyoruz. Peki, biz bu hikayenin neresindeyiz? Sobanın yanında uyuyan kedinin gözlerinden görüyoruz belki. Belki tavandan sarken örümceğiz. Ne bileyim işte, belki de hemen pencerenin yanında göğe doğru uzanan çınar ağacının, kardan beyazlamış dallarında oturan bir kumruyuz da içeriye şöyle bir göz gezdiriyoruz. Suat Derviş'in enfes anlatımı ile, o geceye biz de şahit oluyor, hikayeye karışıp gidiyoruz. 


Soğuk ve rüzgarlı bir kış gecesi idi. Hepsi büyük hanımefendinin sokak üstündeki sıcak odasında sobanın ve mangalın etrafında toplanmışlardı.


Bu kış gecesinde, evin tüm insanları bir araya toplanıp yer içerlerken, geçmiş günler konuşulur. Konu döner dolaşır, yaşanılan korku hikayelerine gelir. Herkes bir şeyler anlatmaya başlar. Suat Derviş'in yarattığı atmosfer o kadar gerçekçi, o kadar iyiydi ki bu hikayeyi çok sevdim. Kısacık bir hikaye olmasına rağmen, o ev, sobanın çıtırtısı, çayın kokusu içime işledi.

Özlemini çektiğim, hiç yaşamadığım nostalji hissi, beni sarıp sarmaladı. Ben de kıvrılıp bir yastığın üstüne, sıcacık sobanın karşısında mayışmış bir şekilde anlatılanları dinledim. Kah korktum, kah güldüm. 

Bu bir fincan çayda, bütün çocukluk hatıralarının, hayatının ve evinin lezzeti, kokusu ve rengi vardı. 


O aile ortamı, geçmişin getirdiği nostalji hissi bana çok iyi geldi. Başa dönüp, tekrar okumak istedim hatta. Çoğu kez neyi özlediğini bile bilmeden geçmişi özleyen benim melankolik ruhuma çok iyi geldi.


Geçmiş kış gecelerinin hatıraları uyandı. Ölmüşlerden konuştular. 


Suat Derviş'in Fosforlu Cevriye'si hakkında okumak isterseniz sizi  BURDAN ALALIM.


Suat Derviş'in satırlarından okuduğum bu hikaye, en sevdiğim hikayeler arasında yerini aldı bile.


Gece Saçlı Kız


Yorumlar