Haçlı Katil/Chris Carter Üzerine
Efendim, kimdir bu Chris Carter ya da başka kitapları da dilimize çevirilmiş midir derseniz sizi aynı yazarın Kanlı Selfie isimli kitabını incelediğim yazıya alayım. Buradan buyurun.
Şimdi merakınızı giderdiğinizi ve konuya artık hakim olduğunuzu varsayarak gevezeliğe başlıyorum.
Aslında, Haçlı Katil'i bu sene okumak gibi bir planım yoktu. Orhan Pamuk'tan Kafamda Bir Tuhaflık'ı okumak istiyordum özellikle de bu aylarda. Ancak her iki kitabı da gözümün önüne koymuş olmama rağmen, elim bu kitaba kayıverdi. Bazen size de öyle oluyor mu? Yani aklınızda başka bir kitap varken, birden başka bir kitaba yöneliveriyor musunuz?!
Kitabı pazartesi gecesi bitirdim. Aslında aklımda yine daha önce okuduğum bir kitap hakkında yazmak vardı. Ama yine içimdeki keçiler rahat durmadı, tepindiler. Ben de geldim işte, Haçlı Katil'i anlatmaya.
LAP cinayet büroda çalışan Robert Hunter,çaylak ortağı Garcia ile yeni bir macera içinde. Aslında ben serinin sekizinci kitabı olan Kanlı Selfie ile başladığım için olaylar biraz karıştı. Bu kitap, serinin birinci kitabı olarak gösteriliyor ve Robert ile ortağı Garcia'nın tanışmalarına, birlikte ilk davalarına tanık oluyoruz. Seri daha önceki yazımda da belirttiğim gibi belli bir sıraya bağlı kalmadan da okunabilir. Ancak beni sıkan nokta da tam olarak bu. Daha bir kitap önce yıllar sonrasına tanık oluduğum çaylak ortağın, bu kitapta ilk davasına ve Robert ile tanışmasına tanık oluyorum. Neyse, bir nevi flash back oldu diyelim bari. İçimdeki huysuz şirini susturmayı deneyeyim.
Hunter sessizliği bozdu, '' Bu işten hiç hoşlanmadım. Hiç hoşlanmadım. Bu anlık bir kararla işlenmiş bir cinayet değil. Kahrolası çok uzun süre planlanmış. Sadece bunun gibi bir şeyi başarmanın nasıl bir sabır ve kararlılık gerektirdiğini hayal et.'' Hunter burnunu ovuşturdu. Ölümün kötü kokusu artık burnuna dolmuştu.
Efendiiim, çaylak ve Robert bu yeni dosyalarında kurbanlarının ensesine bir çift haç çizen ve onları vahşice katleden katil ile uğraşırlar. Tek problem, Haçlı Katil'in iki yıl önce yakalanıp idam edilmiş olmasıdır.
Robert'in iki yıldır içini kemirip duran şüphe tekrar gün yüzüne çıkar. İdam edilen kişinin asıl katil olmadığından emin olmasına rağmen, elinden bir şey gelmeyen Robert, hiç değilse şimdi adaletin işlemesinde görev almak ister.
Kitap, 432 sayfa. Ancak, sizi içine çekip öyle bir saracak ki... Elinizden bırakmak istemeyeceksiniz.
Peki katil kim çıktı? Bunun cevabını yazan satırlar okuduğunuzda ''hadi beee!!'' diyeceğinizden eminim. Benim bir kaç şüphelim vardı. Ama o kadar alakasız kişilermiş ki! Bir de içimden ''artık yazarın tarzını çözdüm ben'' diye böbürleniyor bir yandan da üzülüyordum. Çünkü kendimi biliyorum, böyle hissettikten sonra, aynı yazarın başka kitaplarını okurken içimde kendime ve yazara karşı öfke ve hayal kırıklığı oluyor. Ancak yanılmışım! Bu sefer Kanlı Selfie'de olduğu gibi hiç de tanımadığımız, bir iki cümle ile geçiştirilen biri değil katil. Aslında, gerçek gözümüzün önünde duruyor. Ama herkesten şüphelenmediğimiz için, bir türlü göremiyoruz. Yer yer bizi katilin o olduğuna dair şüphelendirecek minik noktalar da var halbuki, bunu katilin kim olduğunu okuduktan sonra hatırlayabiliyoruz. Bazı noktalar da bizi asıl katilden uzaklaştırıyor, bambaşka insanlara götürüyor.
Bu kitapta ben katilin kim olduğunu bulamadım. Bu da hoşuma gitti. Kitabı beğendim.
Gelelim kitabın yayın evi olan Pegasus'a olan eleştirime. Ne yazık ki kitabın bir çok yerinde harf hatası ve bir iki yerde de kelime hatasına denk geldim. Sanki bir kelime unutulmuş ve cümlede anlam düşüklüğü olmuş.
Normalde yalnızca bir kaç eksik/yanlış harf gördüğümde kendi kendime homurdansam da buraya yazmıyorum. Ancak bu sefer gözüme çarpan o kadar çok eksik/yanlış harf hatası oldu ki, yazmadan geçemedim. Bendeki 2014 basımı. İlk basım olarak geçiyor. Şu anda online olarak satılan tüm kitaplar da ilk basım olarak görünüyor. Umarım sonraki basımlarda bu problemler halledilir.
Ayrıca kitapta ne yazık ki bir çok yerde baskıdan dolayı okunmayan kelimeler vardı. Kelimenin yarısı görünmüyor ya da bazı harfleri görünmüyor. Bu tabii baskıdan kaynaklı bir problem ancak, okurken insanın hevesini kıran ince ayrıntıladan biri.
Ya da ben çok takıntılıyım? Takıntılı mıyım? Ben? Yok canım!
Gece Saçlı Kız
kitap yorumlarınızı severek takip ediyorum hatta önerilerinize göre okumaya çalışıyorum sevgiler
YanıtlaSilmerhaba,
Silteşekkür ederim, yazdıklarımı okumakla kalmayıp aynı zamanda sesime ses verdiğiniz için...
sevgiler...
Gece Saçlı Kız