Bit Pazarında Bekleyen Geçmiş
Burada, daha önceden bit pazarlarından bahsetmiş ve karşıma çıkan o büyük süprizi anlatmıştım. O yazıyı okumak isteyenleri şuraya alalım.
Henüz on üç yaşlarındayım. O zamanlar orta okudayım. Hayat hiç olmadığı kadar karmaşık ya da bana öyle geliyor. Aile ilişkileri karmaşık, dünya karmaşık ve aşk! Aşk karmakarışık! Platonik olarak bir çocuktan hoşlanıyorum, ama bir türlü açılamıyorum filan. Dertli şiirler yazıyorum.
İnterneti yeni yeni keşfediyoruz. O dönem yabancı diziler şu anki kadar popüler ve kolay ulaşılabilir durumda değil. Halen forumlar var, dizilerin değerlendirmesini oralarda yapıyoruz. Ve televizyonda CNBC-E kanalı. Aman Allah'ım! O diziler, belgeseller, o yepyeni dünyalar! Keşfedilmeyi bekleyen yepyeni duygular çıkıveriyor ortaya.
Bir diziye denk geliyorum evde kimsenin olmadığı nadir akşamlardan birinde. İsmi The X Files. İlk bölümden itibaren delisi, divanesi oluyorum. Bir Fox Mulder karakteri var ki, o dönemin kısıtlı kaynaklarıyla onun hakkında her şeyi öğrenmeye çalışıyorum. Artık platonik aşkın diğer adı David Duchovny. Diziyi soluksuz takip ediyorum. İnsanlar forumlarda tanışıp X Files günleri düzenliyor, dizinin en güzel bölümlerini bir kez daha ama bu sefer topluca izliyorlar. Yaşım küçük ve götürecek kimsem olmadığından onları hayranlıkla uzaktan takip ediyorum.
Ben şimdi bir yabancı memlekette ailemden çok uzakta yaşıyorum. Yirmi yedi yaşıma gireli pek de fazla bir zaman olmamış. Evlendiğim adam, hani o platonik olduğum çocuğun ta kendisi. Onunla oturup tüm sezonları birlikte izlemişiz.
Ben bir cumartesi bit pazarında aylak aylak dolaşmaktayım. Hava serin mi serin. Pek fazla insan gelmemiş, ellerim ceplerimde geziniyorum. Arada bir rüzgar şalımı uçuruyor. Yere serilmiş bir beyaz muşambanın üzerinde kitaplar görüyorum. Bit pazarından eski ansiklopedi toplamaya bayılırım. En üstteki kartonda her şey elli cent yazıyor. Kitaplara yukarıdan aşağıya göz gezdirmeye başlıyorum. Ve işte orada! İki tane The X Files isimli kitap duruveriyor. En altta sağda! Satıcı kadının eline bir Euro'yu nasıl tutuşturduğumu bilmeden alıp torbaya atıyorum kitapları. Yüzlerine bakmaya halim kalmıyor o an. Bir an önce eve gidip oturayım, bu sarsıcı düşü özümseyeyim istiyorum.
Yıllar sonra, yollar sonra. Karşıma çıkıveriyorlar işte. Bir başka ülkede, bir başka yaşta...
Bu bir tesadüf müydü?
Yoksa bir doğum günü hediyesi miydi?
Bilmiyorum.
Güzel bir süprizdi.
Teşekkürler hayat!
Gece Saçlı Kız
Yorumlar
Yorum Gönder