Dehşet Gecesi/Kerime Nadir Üzerine
Yazdığı tür yüzünden belli kesimlerce küçümsenen Kerime Nadir, özellikle ev kadınlarının tercih ettiği, romantik kitaplarıyla bir zamanın en çok okunan yazarıydı. Yazdığı yılların toplumsal olaylarından uzak, daha çok kişinin iç dünyasına yönelen kitaplarından dolayı çokça eleştirilmiş. Toplumdan kopuk olmakla suçlansa da, toplumun bir kısmı tarafndan severek okunmuş bir yazar.
Ben, Kerime Nadir'in ismini bilmekle birlikte belki yaşım gereği, belki de ilgi alanlarım gereği kitaplarını hiç okumamıştım. Kadın yazarlara daha çok ağırlık verdiğim hayatımın şu döneminde, Kerime Nadir okumak istedim. Henüz okumaya fısat bulamadığım bir kitabını saymazsak, üç kitabını okudum.
Beyaz Dizi olarak tabir edilen kitapları dışında, bir de korku romanı olduğunu biliyor muydunuz? Ben Dehşet Gecesi'nin tanıtımını okurken çok heyecanlanmıştım. Ve Kerime Nadir'in korku alanında yazdığını bilmiyordum. Türk korku romanının ilklerinden biri olduğu söylenen kitabı temin etmek pek de kolay olmadı. Bazı sitelerde satışı yoktu, bazı sitelerde tükenmiş görünüyordu. Sonunda kitabı elime geçirdim ve okumayı başardım. Ve kütüphanemin korku-gerilim rafına gururla kitabı yerleştirdim.
Açıkçası, yazıldığı yıl içerisinde değerlendirilince oldukça güzel, ilgi çekici bir kitaptı. Hatta bazı kısımlarında ufak değişiklikler yapılsa, yabancı bir yazarın ismiyle basılsa, kesinlikle çok satanlar listesinde ilk sıralara yerleşecektir diye düşündüm. Hak ettiği değeri görmeyen kitaplardan biri daha, ne yazık ki.
Kerime Nadir'in romantik kaleminden dökülen bu korku romanı, benim çok hoşuma gitti. Kitabı tekrar basan Oğlak Yayıncılık takdirimi kazandı.
Her ne kadar Drakula benzeri kısımları olsa da, yazıldığı yıllarda dışlanan bir tema olan ''korku'' romanını yazmak, yazabilmek de Kerime Nadir'e yakışırdı zaten. Zaten yazdığı romantik kitaplar yüzünden eleştirilen bir kadın Kerime Nadir. Korku türünde verdiği bildiğim kadarıyla tek örnek Dehşet Gecesi. Keşke devam etseydi, nasıl ilginç ve lezzetli kitaplar çıkardı kim bilir.
''Ruzihayâl olduğuna yüz bin şahit isteyen en çirkin ve en iğrenç bir cadı ayağa kalkmış, ortadaki taş basamağa kadar gelmişti. Boyu ve gölgesi bir dev heybeti taşıyordu. Orada dikili durdu. Ağzı taze kana bulanmıştı. Saçları darmadağındı. Dişleriyse, bir kurdunki gibi sivri ve keskin bir biçimde parlıyordu. Nihayet gözleri… Tanrım! Bu gözler, beni aşk ve arzuyla kendimden geçiren o şahane gözler miydi? Evet, bu cadının, yahut Ruzihayâl hortlağının gözleri şimdi birer melanet kuyusu, tüyler ürperten birer hareketli yuvarlaktan ibaretti.''
Dehşet Gecesi, bir vampirin hikayesi. Sadece bu kadar değil. Bir kadın vampirin hikayesi. Yayımlandığı yıllara bakınca, sen ne yaptın Kerime Nadir? demekten kendimi alamıyorum. Bir kadın olarak sen kalk, en aşağılanan tür olan korku temasında kitap yaz, bir de baş karakterini vampir bir kadın yap! Sen çok yaşa emi! Kitabın sonu da en az hikayesi kadar ilgi çekici ve başarılı.
Aslında, Dehşet Gecesi Kerime Nadir'e olan bakış açımı çok değiştirdi. Romantik türde yazmasından dolayı bir önyargım olduğundan değil. Funda kitabını okuduktan sonra oluşan hayal kırıklığımdan dolayı bütün bunlar. Çünkü Funda kitabında, ne yazık ki pedofili durumu söz konusu. 14 yaşında bir kız olan Fehiman, 28 yaşındaki kuzeni olan Vedat ile şimdi yazmak dahi istemediğim şeyler yaşar ki bunlar iki taraflı bir aşk gibi gösterilir bu satırlarda oysa bu pedofilidir. Yetmezmiş gibi bir de evlenirler, çocukları olur. Akıl alacak gibi değil. Bir çok sayfada, blogta kitabın tanıtım yazıları mevcut. Tek bir kimse dahi bu konudan bahsetmemiş. Doğan Kitap'tan çıkan Funda'nın arka kapağında da bu konuda bir şey yok.
Şimdi, ben bu konu ile ilgili çok düşündüm. İlk zamanlarda zehir zemberek bir yazı hazırlamaktı niyetim. Bir kaç ay önce kitabı okuyup bitirmeme rağmen bekledim. Sakinleşip, düşüncelerimin olgunlaşmasını bekledim. Kerime Nadir 1917 doğumlu. Evet, o yıllarda 14 yaşında bir kız çocuğunun evlenmesi normal karşılanıyordu. Toplumun bakış açısı yıllar içinde değişti. Doğru yol bulundu. Belki günümüzde yaşasaydı, Kerime Nadir de yazdıklarından pişman olacak, fikirleri değişmiş olacaktı. Ancak, kitapta olanlar yanlış. Çok yanlış. Yüz yıl önce yaşansa da yanlış, yüz yıl sonra yaşansa da yanlış! Bununla ilgili, bir kaç satır kitabın sonuna yayın evi notu olarak eklenmeliydi diye düşünüyorum. Kitabın tanıtımını yapan bloglara, sayfalara soruyorum. Siz bu kitabı okumadınız mı? Yazan şeylerin tuhaflığını fark etmediniz mi? Bu konu ile ilgili bir kaç satır da olsa yazmanız gerekmez miydi?
Ben kendimi bu konudan bahsetmek zorunda hissettim. Bunlar asla Kerime Nadir'i küçümsemek, karalamak için söylenmiş sözler değildir. O yıllarda, içinde bulunduğu toplumda normal karşılanan şeyler, şimdiki zamanda ve toplumsal ahlakta kendisine karşılık bulmayabilir. Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi günümüzde kanayan bir yara. Funda'yı okuyup da, hiç bir şey olmamış gibi davranamazdım. Dediğim gibi, belki de Kerime Nadir'in yaşarken dahi fikirleri değişmiştir, bilemiyorum. O zamanlar, büyük annelerimizin normalleştirilmiş bir biçimde küçük yaşta evlendirildiğini biliyoruz tabii ki. Bu ne yazık ki normal karşılanan bir durumdu. Ancak, kendimi ne konuya kaptırabilidim ne de satırları sinirlenmeden okuyabildim. 28 yaşındaki bir adamın 14 yaşındaki bir çocuğa, aşk gözüyle bakabilmesi ve onun üzerinden kurulan hikaye örgüsünü okumayı içim kaldırmadı açıkçası.
Kerime Nadir'i Dehşet Gecesi kitabıyla gönlümde başka güzel bir yere koyuyor, Funda kitabıyla da ne yazık ki kendisini bir daha okumamaya karar veriyorum. Sezar'ın hakkı Sezar'a!
Gece Saçlı Kız
Yorumlar
Yorum Gönder