Venüs/Şebnem İşigüzel Üzerine


 

''Ama ben erkek cinsine mensubum'' der, son noktayı koyardı babam. ''Bir kadın ölene kadar ebeveyniyle yaşamaya mahkumdur. Ebeveynleri ölmüşse cemiyet ona kocasından, ağabeyinden, kardeşinden, olmadı eniştesi, dayısı, amcası, dış kapının mandalı kuzeninden ebevyn tayin eder. Kadın ona şikayet edilir, onun iznini alır. Bre ne sıkıcı şey, iyi ki kadın doğmamışım.''


Şebnem İşigüzel, bu yıl tanıştığım yazarlardan. Venüs'ü okuyup çok beğenen kardeşim, kitabı bana da tavsiye edince, hemen ben de okumaya başladım. İkinci Abdülhamit'in zamanında, İstanbul boğazının tam ortasında başlayıveriyor kitap. İnsanların çekmecelerinde neler olduğunu çok merak ederim. Perdesi aralık kalmış bir pencerenin kenarından hemencik sıyrılıverip içeriye doğru uzanan bakışlarımın sebebi de budur. Venüs, o çekmecelerin içini göstermekle kalmıyor, hem aile sırlarını deşifre ederken hem de İstanbul'u mekan seçiyor. Kıvrak dili, akıcı üslubuyla keyifle okunuyor. Ben, özellikle hemen bitmesin diye yavaş yavaş okudum. Araya başka kitaplar da aldım.


İçimizde toprağın altında saklanan tohumlar gibi hisler, marifetler mevcuttur. Atalarımızdan bize sirayet eden huylar, hastalıklar, renkler ve türlü türlü şeyler gibi. Bazı şeyler kanla geçer. Bazı şeyler hisle. Kanla geçenlerden ziyade hisle geçenler mühimdir. Zira insan kanıyla canıyla değil hisleriyle vardır. Hisleriniz, hissettikleriniz ayakta tutar sizi. 



Bitirdikten sonra da insanı etkileyen, çarpan bir tarafı var. Kolay kolay yeni bir kitaba başlayamadım açıkçası.


''Ora deniz değil, İstanbul Boğazı'nın dibi!'' derdi Nergis. ''Dünyada hiçbir yere benzemez. Çünkü orası dünyalar arasındaki dünyadır.''


Oldukça eğlenceli başlayan kitap, sizi bu şekilde devam edeceğine inandırıveriyor. Karakterler kadınlar olunca da küfür, şamata, özellikle de cinsellik içeren şakalar eksik olmuyor. Eğlenceli, ilgi çekici ve keyifli geçiyor ilk sayfalar.

Sonrasında bir hüzün çöküyor, ailenin sırlar dolu çekmeceleri karıştırılmaya başlandıkça. O eserikli, deli dolu kadınların yaşadıklarını öğrendikçe hüzün kaplıyor sayfaları. Jöle gibi, dalga dalga kabarıp kitaptan çıkıp ellerinize yapışıyor. Sayfalar hüzün doluyor. 


Bilseniz öyle perişan bir haldeydim ki... Hiçbir kadın kendi kendine delirmez. Kadınları erkekler delirtir. İçinde yaşamak mecburiyetinde bulunduğu cemiyet, hal ve durum. Ama kimileri için delilik kana karışan bir mikrop gibidir o başka.


Ben, Venüs'ü okurken çok keyif aldım. Henüz başlardayken, karakterleri yeni yeni tanırken kim konuşuyor, kim anlatıyor biraz karıştırsam da çabuk toparlandı. Hangi karakterin, nasıl konuştuğunu kavrayınca, o sıkıntı kalmadı.

Ve Nergis, bu güne kadar okuduğum kitaplar arasında, aklımda kalan en ilginç karakterlerden biri oldu.


Kadınlık kanamaktır. Kanaya kanaya ölmektir. Bir ölü gibi yaşamak, yaşamaya çalışmaktır. 


Gece Saçlı Kız

Yorumlar