Canavar/Stephen Crane İncelemesi


Yazmaya başlamak, her zaman en zoru. Bir kaç satırdan sonra, düşünceler aklımda ışık hızıyla şekilleniyor, parmaklarımdan dökülüp ekranda beliriveriyor. Halen bilgisayarda yazmaktan hoşlanmıyorum. Halen blog işini pek de kavrayabilmiş değilim. Blogtan hiç para kazanmadım, kimsenin ürününün reklamını yapmadım. Para meselesi zaten henüz blog fikri kafamda oluşmaya başladığında bile kırmızı çizgilerimdendi, öyle de kaldı.

Şu sıralar, hayatımda kitaba ulaşmanın en zor olduğu dönemlerden biri. Aslında, yurt dışına ilk taşındığımız zamanlarda da aynı şeyleri yaşamıştık. Tek bir kitap olmadan kurduğumuz evimizde, şimdilerde ayrı bir kütüphane odası bulunmakta. Malum, Korona zamanları, Türkiye'ye gitmek bir süreliğine hayal oldu. 

Yeni keşfettiğim, ve indirim zamanlarında gayet uygun fiyatlara kitap satan bir internet sitesi var. Sipariş ettiğim kitaplar şu an yolda, eğer memnun kalırsam burada yazmayı düşünüyorum tabii.


Canavar, daha önce hiç okumadığım bir yazarın kitabı. İş Bankası Modern Klasikler'i bu yüzden seviyorum işte. Çeviriler çok iyi, fiyatlar uygun ve yeni yazarlarla tanışıyorum. Daha ne isterim!


Kasım ayını da yedik bitirdik yahu! Ben ise Canavar'ı mart ayında okumuştum. Ancak şimdi yazmak kısmet oldu. Üzerinden zaman geçince, kitapların yorumlarını yazmak oldukça zorlaşıyor benim için. Aslında hemen sıcağı sıcağına yazmak istiyorum fakat bir çok kitap üst üste geliyor, yazana kadar zaman geçiyor. Eskiden üç dört kitabı aynı anda okurdum. Hey gidi günler! Yaş almak, gözlerimin bozulması, günlük yapman gereken işlerin arasında yalnızca geceleri kitap okumaya vakit ayırabilmek... Vay gidi Zeynep hanım vay!

Efendim, kitabın yayımlanış tarihi 1898. Stephen Crane, savaş muhabirliği de yapmış bir yazar. Amerikan edebiyatının önde gelen gerçekçi yazarlarından biriymiş. Novella tarzında olduğu için, bir solukta okunacak bir kitap Canavar. Yazarın başka kitaplarını da okumak isterim. 

Siyahilere duyulan nefret her zamankinden yoğun, çünkü kölelik henüz kaldırılmış. Beyaz ırktan bir çocuğu yangından kurtaran bir siyahi, yangından yaralı kurtulur. Ancak yüzü feci şekilde yanar. Toplumun, siyahilere biçtiği rolde yüzü yanmış bir siyahinin yeri neresidir? 

Hep ötekileştirilen, dışlanan Henry bir çocuğun hayatını kurtaran kahraman mı olacaktır yoksa bir canavar mı?

Asıl canavar bu adi toplum mu yoksa bir an bile düşünmeden kendini alevlerin arasına atan Henry mi?


Yorumlar