Köpek Kalbi/Mihail Bulgakov Üzerine


Köpek kedilere daha fazla tahammül edemeyip havlayınca adam ''Ay!'' diyerek havaya sıçradı. 
   ''Şimdi döverim seni, ha!... Korkmayın, ısırmaz.''
 Köpek şaşırdı;
 ''Isırmam mı?''

Efendiim, yine yılın o dönemine geldik. Yağmurlar, yağmurlar, yağmurlar... Sonbaharda kitap okumanın keyfi de bir başka. Her mevsim, insana farklı heyecanlar yaşatıyor. Bazen, sonbaharda rüzgar dışarıda uğuldarken çeviriyorum sayfaları, bazen de kar dışarıda usul usul yağarken... Kitapların kokusu bile yeter, insanı mutlu etmeye.



''Gelişimin en alt basamağında duruyorsunuz siz!'' diye bağırdı Filip Filipoviç, Bormantal'i bastırarak. ''Henüz oluşumunu tamamlamamış, zihinsel bakımdan zayıf bir varlıksınız, davranışlarınız hayvani ve siz üniversite eğitimi almış iki insanın huzurunda tahammül edilmesi olanaksız bir laubalilikle her şeyin nasıl bölüştürüleceğine dair kozmik ölçekte ve yine kozmik ölçüde aptalca tavsiyeler verme cürretini kendinizde bulabiliyorsunuz, bunu yaparken de avuç avuç diş tozu yutuyorsunuz!...''

Bulgakov ile tanışmam Köpek Kalbi ile oldu. Sonrasında hemen diğer kitaplarını da listeme ekledim. Kitabı okuyalı iki ayı geçiyor, bu yüzden kafamdaki düşünceler biraz dağınık. Dalgalı, yer yer de durgun bir yazı olursa affola!

''Komünistlerin küçük burjuva değerlerinin üstünde yeni bir Sovyet insanı yaratma ideallerini hicveden Köpek Kalbi, Bulgakov'un en çok tartışılan yapıtıdır.'' Diyor tanıtım yazısında. Kitabı okurken bir çok Sovyet eleştirisi ile karşılaşıyorsunuz. 

Bulgakov, mizah ile harmanladığı bu kitapta sokak köpeği Şarik'in öyküsünü anlatıyor aslında. Tabii, eleştirinin dozu gittikçe artıyor. Sovyet rejiminden hiç hoşlanmayan doktor Profesör Filipoviç, muayenehanesinde hastalarını kabul ederken bir yandan da ''yaşlanmamak'' üzerinde çalışmalar yürütür. Adi bir suçlunun er bezleri ile sokak köpeği Şarik'inkileri değiştirir. Köpeğin neredeyse masada kalacağını düşündüğümüz anda, işler değişiverir. Ve yurttaş Şarikov oluşmaya başlar! Önce fiziği köpekten insana doğru evrilmeye başlar. Bunun yanında havlamaları yavaş yavaş insan kelimelerine dönüşür. Köpek hali ile iç seslerini okuduğumuz Şarik, insan haliyle tam bir baş belası olacaktır. 

''Benimle ilgileniyor'' diye düşündü köpek. ''Ne kadar da iyi bir insan. Kim olduğunu biliyorum artık. Bir köpek masalından iyi kalpli bir büyücü, bir sihirbaz... Ya rüyaysa? (Köpek uykusunda irkildi.) İşte şimdi uyanacağım ve her şey ortadan kaybolacak. Ne ipek giydirilmiş lambalar ne sıcaklık ne tokluk. Kemeraltı günleri yeniden başlayacak, akıl almaz soğuklar, buz tutmuş asfalt, açlık, kötü insanlar... Yemekhane, kar... Ya Rabbi, çok zor geçecek, çok!...''

Bir çok okuyucu, Şarik sokak köpeği olduğu için bu küfürlere ve adi tavırlara sahip diye düşünmüştür. Ancak bence tam tersi, Şarik insan er bezi naklinden sonra bazı kötücül özellikler kazandı. Yani, insan olmak Şarik'e hiç yaramadı! Kitabın sonu da aslında, bu düşüncemi kanıtlar nitelikte.

Profesör, Şarik'in bu yeni hali ile uğraşmaktadır. Ancak Şarikov, kendisine Sovyet bürokrasisinde çoktan yer bulmuştur. Bir yandan yazıldığı tarihin günlük yaşamını gözler önüne sererken, bir yandan da Profesör'ün ağzından sistem eleştirilerinde bulunan Bulgakov'a yer yer katılmamak imkansız. 

Bir oturuşta bitecek bir kitap. Ben mümkün olduğunca uzatmaya çalıştım bu zevki ancak yalnızca iki gün uzatabildim. Yazarın diğer kitaplarıyla tanışmayı dört gözle bekliyorum...

Gece Saçlı Kız



Yorumlar