Bir Dinazorun Anıları-Mina Urgan/Üzerine
"Çağımıza uymak
zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer
yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer
yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üstüne kuruluysa; eğer
yaşadığım çağ inandığım her şeyi yadsıyorsa; eğer
yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense, ben böyle
bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım? Tam tersine,
başkaldırırım, direnirim böyle bir çağa karşı. Bu yüzden
dinozorlukla suçlanmam da vız gelir bana. Çünkü ben dinozoru,
tarihöncesi çağların nesli tükenmiş bir hayvanı olarak değil;
geçmişin doğruluğu kanıtlanmış ve yadsınmaz değerlerini yeni
sentezler yaparak geleceğe taşımayı amaçlayan bir yaratık
olarak tanımlıyor, dinozorluğumla övünüyorum"
Bir Dinazorun Anıları,keşke çok daha önceden okusaydım dediğim nadir kitaplardan.Genellikle anı kitaparından pek haz etmeyen ben bu kitabı hemencecik bitiriverdim.Hatta bitmesine üzüldüm!
En çok da ben yanlış zamanda doğmuşum diye geçirip durdum aklımdan.
" Çağımızın sözde
yükselen, ama aslında alçalan değerleri
arasında damarıma en çok
basanlardan biri “globalleşme” dedikleri palavra. Ben
enternasyonalizme, yani sınırların ortadan kalkmasına,
milletlerin tam anlamıyla kaynaşmasına inanan bir dinozorum.
Globalleşme ise, enternasyonalizmin tam tersi benim gözümde.
Globalleşme lâfı arttıkça, insanlar aynı küre içinde
birleşeceklerine birbirlerine büsbütün düşman oluyorlar. Etnik
gruplar arasındaki düşmanlıklar artıyor. Çeçenlerle Ruslar;
Boşnaklarla Hırvatlar, Sırplar, Slovaklar birbirlerine giriyorlar.
Marx, enternasyonalizm sayesinde bütün dünya emekçilerinin
birleşmesini istemişti. Globalleşmede ise birleşen ancak büyük
kapitalistlerin yönettikleri büyük şirketlerin paraları.
Globalleşen insanlar değil, paralar ancak."
Artık böyle düşünen gençler bile azınlıktayken Mina ne de güzel tercüman olmuş düşüncelerimize!
Yaşımı bildirmekten
hiçbir zaman çekinmedim. Hattâ iyice ihtiyarladıktan sonra, biraz
gururla, nerdeyse övünerek ilan etmeye başladım tam kaç yaşında
olduğumu. Onun için, yüzlerine bir maske takarcasına ağır
makiyajlarla yaşlarını gizlemeye çalışan kadınları pek
anlayamıyorum. Belirli bir yaşa kadar makiyaja hiç de karşı
değilim. “Otuzuma basınca, ben de makiyaja başlayacağım”
derdim kendi kendime. Ama bu iş çok vakit aldığı için, üşendim,
başlayamadım. Sonra otuz beşe erteledim makiyajı, sonra kırka.
Kırktan sonra da iş işten geçti zaten."
İşte bu kadar da açık yürekli bir kadın Mina!Neden bilmem Mina teyze demek gelmedi içimden.Sanki yıllar önce tanışmam gereken biriyle henüz yeni tanışıyor gibiyim.Ah,yaşım tutsaydı da üniversitede ders verdiği yıllara denk gelebilseydim diyorum hep.
" Zaten bana kalırsa,
annelerin çocuklarını her zaman sevmelerinin başlıca nedeni,
onların küçükkenki halini hiç unutamamalarıdır. Gelgelelim,
ortada metanetle kabul edilmesi gereken acı bir gerçek var:
Çocuklarımız büyüyor. Yirmi yaşında, sonra otuz yaşında,
sonra kırk yaşında oluyorlar. Ve yetişkin insanlar olarak bize ne
kadar ters düşerlerse düşsünler, umarsız bir aşkla onları
sevmeye devam ediyoruz. "
"Gerçekleri açıkça
söylemekten korkmuyorsak (ki ödümüz kopar bundan) “ana
sevgisinin” ömür boyu süren gönüllü bir kölelik olduğunu
kabul etmemiz gerekir. Kişiliğini hiç beğenmediğimiz bir insana
duyduğumuz cinsel tutku kölelik sanılır. Oysa asıl kölelik
çocuklarımıza duyduğumuz bu umarsız aşktır"
Kaç anne bu denli gerçekçi bir yorum yapabilir ki çocuklar konusunda?
"Uzun süren mutlu bir
dostluk kurmak, uzun süren mutlu bir aşk kurmak kadar güçtür.
Behice Boran, “herkesin aşk acıları vardır; benim dostluk
acılarım oldu” derdi. Behice, çok güvenilir, çok vefalı bir
dosttu. Ama kendisine belirli bir siyasal yol seçince, eski
arkadaşlarının çoğunu yitirmişti. Ben de bazı arkadaşlarımı
yitirdim bu yüzden. Bir dostluğun devamı için az çok aynı
çizgide fikir birliği olduğu sürece, ayrı kentlerde ya da ayrı
ülkelerde yaşamanız, yıllarca birbirinizi görmemeniz dostluğu
hiç zedelemez. Buluşur buluşmaz, iletişim yeniden kuruluverir
dakikasında.
Eğer hala Mina Urgan'ın Bir Dinazorun Anıları kitabını okumadıysanız geç kalmış sayılmazsınız.Bu güzel yürekli dinazor ile tanışmak için hala zamanınız var.Kendisi ne yazık ki 2000 yılında aramızdan ayrılmış.O kadar dolu ve uzun bir yaşam sürmüş ki kendisinin de bahsettiği gibi ölmekten korktuğunu,yahut bir başka dünyaya gittiğini hiç sanmıyorum.
Bir Dinazorun Gezileri kitabı da aynı akıcılık ve ilgi çekiciliğe sahip.Dinazorumuz bu kez de yaptığı gezileri ve dönemin şair/yazarlarıyla ilişkisinden de bahsetmiş.Kitapta oldukça şaşırtıcı bilgiler de mevcut.Zaten ilk kitabı bitirdiğinizde eliniz diğer kitaba da gidecektir!
"Benim ben olmam, onun
o olması salt bir rastlantıydı. Benim ben olmam, yabancı diller
bilmem, üniversitede okumam, kültürlü sayılmam, kendi marifetim
değil, bir rastlantının sonucuydu sadece. O talihsizdi, ben
talihliydim, işte o kadar. Kendimi bir şey sanan ben, toplumsal ve
ekonomik düzenin korkunç haksızlığının bir ürünüydüm
sadece: Büyük bir kentte, çok aydın bir çevrede büyümüştüm,
en iyi okullarda okutulmuştum; gümüş tepsilerde bana kültür
sunulmuştu sanki. Ama o kulübenin önündeki köylü kızı
olsaydım, etrafımı saran yoksulluğun demir çemberini
kıramayacaktım; kültürlü bir çevreden, iyi bir eğitimden
yararlanamayacaktım. Dolayısıyla, ben “ben” olamayacaktım. O
köylü kızı, benden çok daha akıllı, çok daha yetenekliydi
belki de. Ama o kulübenin önünde kalmaya mahkûmdu ömrü boyunca.
Bu haksızlığı ortadan kaldıracak yeni bir düzen arayışı,
beni solculuğa yöneltti"
Genelllikle kitapları ikinci kez okumayı sevmem.Ancak bu kitap için geçerli olmayacak!
Beğendiğim cümleleri ise hala eski usül defterime yazarım.Bu aralar da şu ince not kağıtlarını kullanır oldum okumam bölünmesin diye.İstediğim satırın yanına yapıştırıyorum,böylelikle okuduktan sonra not alabiliyorum.Neden satırların altını kurşun kalemle çizmiyorsun demeyin sakın!Bu kadın öyle bir eski kafa ki kitabı kutsal sayıyor,bir çizgi bile değdirmiyor!(Çok nadiren satırların altını çizmişliğim vardır acil durumlarda.)
(Daha önceki kitap incelemelerim için; Kitap Kokusu Köşesi )
Gece Saçlı Kız
Yorumlar
Yorum Gönder