Serin bir kış akşamında, en keyif aldığım şeylerden birisi bir bardağa şöyle tepeleme boza doldurup, bir yandan televizyona bakarken ertesi gün kedilere vereceği yemeğin ekmeklerini kesen annemle sohbet etmek olur. Evde her zaman rahmetli babam ve ben bozayı en çok seven kişiler olmuştuk. Şimdi, mutfakta onun sandalyesi gibi boza içme alışkanlığı da bana miras kalıverdi işte. Bir tespih, bir traş losyonu, bazen de bir lokmalık boza. Alıp götürür yıllar öncesine, sanki dünmüşçesine. Kafamda Bir Tuhaflık, kardeşimin bana hediye ettiği bir kitaptı. Gurbet memlekette, bir kış günü bozaaa, bozaaa diye kıvranırken, bir yandan da ona buralarda boza bulamadığımdan bahsediyordum. Bana Orhan Pamuk'un bozacı Mevlut'unu bilip bilmediğimi sordu. Sonra da hemen o dakika bana kitabı hediye etmeye karar verdi. 2019 yılını, üç Orhan Pamuk romanı ile bitiriyorum. Masumiyet Müzesi, Yeni Hayat ve Kafamda Bir Tuhaflık. Masumiyet Müzesi'ni okuduktan sonra buraya yazmadığım için nasıl p...